bu harika bir soru
akademik ortamlarda sunduğumuz işlerimiz üzerine gelen soruları göğüste yumuşatma kalıbı, hayır bu kategorideki hiçbir soru harika değil!
-
5 Nisan 2016’da ne oldu?
2016 yılından beri Nisan ayının ilk haftasından pek hoşlanmam. Aklıma geldikçe dişlerimi sıktığımı farkettiğim vasatlıklar silsilesi bir minik yeni Türkiye anısı bu. Zihnim bu sekmeyi kapatamıyor, 5 Nisan 2016 sekmesini. O gün o sabah olanları ve sonuçlarını sık sık konuşuruz Nur’la ve çok güleriz. Evet, bunu baştan belirtmek gerekir diye düşündüm, biz o güne ait her şeye gözümüzden yaş gelene kadar gülüyoruz bugün. Tam da yıl dönümünde artık aklımda kalan ne varsa yazayım istedim ve bazı detayları teyit etmek için onlarla konuştum; annem, babam ve Nur’la. Böylece annem ve babamın, Nur ve ben gibi kahkahalar atarak anlatamadığını anlamış oldum, hatta annem net bir şekilde “kapatın artık bu konuyu” dedi, kapatmaya…
-
Sen bu diziyi izler misin sence?
Lisans yıllarında fizikten daha önemli olan şey sinemaydı benim için. Çünkü lisede hormonlarımın sesini bastırabilen tek şey sinemaydı ve sadece kaldığım yerden devam ediyordum. Net bir idealim vardı sinema üzerine ve ben yanlış yerdeydim gibi değil ama, daha çok ilgimi çeken veya zaman ayırırken uykumun gelmediği bir şeydi diyelim kabaca. Lisede sadece İstanbul Film Festivali’ni bilirdik, sonra irili ufaklı bir sürü başka festivalle tanışmıştım ve sanki bütün bir yılı donatmak mümkündü İstanbul’da. Kolay kolay izleme fırsatı bulamayacağım filmleri festivallerde iştahla tüketirken, bir yandan avm sinemasında part time çalışan bir gişe görevlisi olarak vizyon filmlerinden de geri kalmıyordum, hem de ücretsiz, hem de bütün afişler benimdi. Bir filmi sinema salonunda izlemenin,…
-
Türkiye global minimumu bulacak mı?
Pandeminin birinci dalgasının muhtemel son pikinde ruh sağlığımı kaybedince güncel siyasetten elimi ayağımı çekmiştim. Olan bitenden haberdar olmaya çalışmak zaten yıllardır bir mesaiydi, tavır almak, bir yandan işe güce odaklanırken diğer yandan kendi kapının önüyle ilgili sorumluluk alıp dayanışma bilinciyle yaşamak ve vicdanın sesinin uyku bırakmaması yangına körükle gitmekti. İlk defa altı ayı aşan bir süre boyunca gerçekten her şeyden bihaber yaşamayı başardım ve çok iyi geldi. Boğaziçi’ne tepeden indirilen rektörle başlayan eylemlerle Türkiye’ye aniden dönüş yaptım. Her şeyin bu kısacık sürede bıraktığımdan daha kötüye gitmesi şaşırtmadı ama aşı ve batan gemimiz gibi iki büyük gündem varken LGBTİ+ nefretinden andımız tartışmasına sürüklenmemiz beni bile yordu. Aslında siyasetten bağımsız bir günce…
-
Annem neden kaldırımını bile değiştirmemiş?
Anneannemin birbirine karışmış anılarını dinlerken, gerçekleri ayırt etmek zor oluyor bazen. Çok eski zamana ait olanları çocukluğumdan beri dinliyorsam eğer, gerçekliğinden şüphe duymuyorum ve bazılarından çok uzun zamandır çok rahatsız oluyorum. Bir gün bir komşuları, yaşlı bir erkek olduğunu biliyoruz, anneanneme gelip “Helal olsun valla size, sizin kız her gün okuldan eve, evden okula kaldırımını bile değiştirmiyor.” demiş. Anneannem de gurur duymuş, işte o an rahatlamıştım diye bitirir bu anıyı hep. Anneannemin Feriköy’den Nişantaşı’na ortaokul ve lise yılları boyunca kaldırımını değiştirmeden yürüyen kızı benim annem. Önce izin alamayan sonra başka çok sevilen bir erkeğin babasını ikna etmesiyle okula gidebilen annem. Üç kız ve üç erkek kardeş annemler. Annem içlerinde en…
-
Hatırlar mısın anneanne?
Geçen gün Bomonti Hepimizin İnsiyatifi’nin yıkılan Bomonti Bira Fabrikası ek binalarının önündeki toplanma çağrısını gördüm ve katılmayı planladım. İşle ilgili bir aksilik çıktı ve gidemedim ama şu kısacık ömrümde şahit olduğum tüm tarihi yıkımları ve yıkım teşebbüslerini hatırlattı bana. Önce Emek tabii aklıma gelen, kalbim paramparça olmuştu, Nur’un o salonda film izleyemeyecek olmasını aklım almıyordu. Gezi. Lise yıllarımın güzelliği Beşiktaş İskelesi, buradaki son çayını burayı kaybetmemek için yapılan eylemde içeceksin deseler, inanmazdım. Böyle böyle düşünürken, yasaklar içinde adrenalin dolu bir cumartesi yürüyüşünde Gazi Sineması’na denk geldim. Çocukken kardeşimle el ele tutuşturulup gönderildiğimiz sinemamız, aşağıdaki fotoğraf bu yürüyüşten. Nur alışveriş merkezi dışında -sokaktan girilen- bir sinemada film izlemiş miydi acaba, bunu…
-
4 yılda 4 mahkeme mi?
Evet, hepsini de ya kazandık ya da dava kapandı. Bunlar hukuken aynı şeyler mi bilmem, bana ne, hukuk ne. Dördüncü dava bugün kapandı. Biz kim? Babam, annem ve biz işte. Kime karşı? Ev sahibine. Master tezimde sona yaklaşıyordum ve o zaman oturduğumuz evden acilen taşınmamız gerekiyordu. Neden biz olaylı bir aile miyiz? Kısmen ama neden acil koduyla ev aradığımızı başka bir yazıda anlatayım. Ama ruh halimiz önemli, uzun zamandır ev arıyorduk, maddi manevi çökmüştük, umutsuz ve evin içinde tüm kombinasyonlarda kavgalıydık. İki sokak ileride, yani annemin tam istediği yerde, 3 oda 1 salon ve 2 balkon, yani babamın tam gönlüne göre (nedense babam her şeyin en büyüğünü ve genişini sever)…
-
Sarıyer’deki hayallerimize ne oldu?
Bize o zaman aşırı makul görünen bir sürü sebeple ilk evimiz için Sarıyer’de karar kılmıştık. 2019’un sonbaharında çok ev gezdik, Büyükdere istiyorduk ama hep bir şanssızlık çıkıyordu, bulamıyorduk. Sonra hiç düşünmediğimiz ters bir köşeden bir ev çıktı, biz o tarafı istemiyoruz ama bir bakalım dedik. İlk defa bir eve ilk görüşte ısındık, akşamına gaza geldik ve ertesi gün ailelerimizin tüm itirazlarına rağmen evi tuttuk. Benim yurtdışı başvurularımı arttırdığım bir dönemde hızlıca evlenmiştik ve durumumuz netleşene kadar idare edebileceğimiz bir ev vardı. Dolayısıyla çeyizli, gelenek görenekli evlenmemiştik ve hiç eşyamız yoktu. Sıfırdan eşyalar, mobilyalar, mutfak malzemeleri, perdesiydi, boyasıydı derken kendimizi bambaşka bir dünyada bulduk yeni evle birlikte. Yeni projem sebebiyle en…
-
ne alaka?
Biraz karıştı ortalık benim için. Ortalık dediğim de zihnim. Hiç böyle olmazdı hay allah durumu yok ama bu sefer biraz fazla karıştı. Neden buradayım, neden yazıyorum, çiziyorum ve bunları görünür kılıyorum bunu belirtmek istedim, ya da belirtmem gerekir diye düşündüm. 24 Ocak 2020’de sevgili sevgilim doğumgünü hediyesi olarak bana şövale, tuval, yağlı boya ve benzeri resim malzemeleri almıştı. Ara ara keşke resim yapmaya dönebilsem muhabbeti yapıyordum ona, anlamlı bir 30 yaşa giriş kiti düşünmüş bana. İlk evimize de taşınalı 2 ay olmuştu ve hem ailemizden hem arkadaşlarımızdan gelen tüm itirazlara rağmen biz artık Sarıyer’deydik. Bu öncelikle Feriköy ve Beşiktaş’taki ailelerimizden uzakta kendi başımızın çaresine bakma hamlesiydi, farkındaydık ve bunu istiyorduk.…