• bu harika bir soru

    Gizli sekmeler insana neler yapar?

    Bunca zaman sonra nasıl giriş yaptığımı bile unuttuğum blogumu şöyle bir karıştırdım önce. Pandemide yoğun kaygıyla mücadelede yazmak da etkili bir ilaç olmuştu ve gerçekten zihnim duruluyordu. En son 8 Mart 2022’de şu yazıyı yazmışım, peki sonra ne oldu, kapandı mı bütün sekmeler? Hemen Instagram arşivime bakıyorum, hızlandırılmış bir “previously on irem’in yolu”… Son yazıdan sonra, İstanbul’da kalan son arkadaşlarımızı da yurtdışına uğurlamışız, doktoranın son düzlüğünde bir anksiyete atağı daha vurmus, o atak içindeyken Şebnem trafik kazası geçirmiş, yoğun çalışılan 2 seçim atlatmışız, doktora bitmiş, anneannem gitmiş, Nur da taşınmış, teyze olmuşum, İtalya’da pozisyon bulmuşum ve biz de taşınmışız. Tüm bunlar da yazıp iç dökmelik meseleler ama ben bir buçuk…

  • bu harika bir soru

    Böyle olacağını bilsen yine de gider miydin?

    Doktoranın sonuna doğru öyle bunalmıştım ki aldığım ilk postdoc teklifini fazla düşünmeden kabul ettim. Böyle söyleyince de başvurularda pek seçici değilmişim gibi tınlıyor ama öyle değil, öncelik her zaman İtalya’daydı ve sadece hoşuma giden projelere başvurmuştum. Ocak 2023’te teklifi kabul ettim, Haziran’da da uzaktan (evimin konforunda) iş başı yaptım. Aradaki bu beş aylık süreçte 7 Şubat depremlerini yaşadık, tez savunmasına girdim, deli gibi çalıştığımız 14 Mayıs seçimleri geçti ve biz bir türlü taşınma moduna geçemedik. İki senelik bir proje olduğu için evimizi kapatmamaya karar verdik, ayrıca Erdi işini uzaktan yürütecek ve İstanbul’a sık seyahat edecekti. Hal böyle olunca ağustosta tatile gider gibi yazlık kıyafetlerimiz, bir miktar kitap, çay bardakları ve…

  • Uncategorized

    Bana köyümden bi’ selam gerek 🎶

    Yaşadığım kentle ve mekanlarla ilişkim derindir, bazen de saplantılıdır. Bu derin ilişki olumlu gibi çağrışabilir ama bunca kent suçunun işlendiği İstanbul’da bana sadece hüzün ve öfke getirdi. Saplantılı ilişki de olumsuz çağrışabilir ama hep aynı kafede tezimi yazdığım günler bana Erdi’yi getirdi. Doğup büyüdüğümüz İstanbul’dan ilk defa bu kadar uzun süre ayrı kalmış iki insan olarak insan-kent ilişkisini, anılarımızı, evlerin ve mekanların ruh halimize etkisini sıklıkla konuşuyoruz. Belki bir seri gibi yazarım şimdilik bilmiyorum ama listenin başında Feriköy var. Anneannem ve annemde Feriköy’ün gerçek bir köy olduğu zamanlara dair anılar var. Annemle evlenip eşinin köyüne, Feriköy’e yerleşen ve 37 senelik evliliğinde hiç başka yere taşınmayan babamda bir başka Feriköy var.…

  • Uncategorized

    Yalnızlığın zaman ekseni

    Babamın hastalık süreciyle hesaplaştığım şu yazıda Etfal Hastanesi nöroloji servisini övdükten kısa bir süre sonra hayat bir sabah dedi ki biraz da Padova Eğitim Araştırma Hastanesi nörologlarını övmek istemez misin? Yok istemem, almayayım dedim ama beni duymadı. Buna karşılık hayat neleri duydu biliyor musunuz? Anlatayım. Yabancı araştırmacıların sosyal sigorta ödemeleri üniversite tarafından aralık ayında 2024 senesi için yapıldı ama uzun noel-yılbaşı-epifani kombo tatilleri sebebiyle kayıtları ocak ayının sonuna bıraktılar. Ve bana şöyle dediler: “1 ay kadar sigortasız olacaksınız, ama endişelenmeyin acil bir durumda hiçbir hastane sizi geri çevirmez!”. 1 ay içinde acil bir durum mu? yok canım haha diye geçirdim içimden bu uyarı aklıma her geldiğinde. Peki bu uyarı neden…

  • Uncategorized

    kişisel olan …

    Feminizmin iyileştirdiği kadınlardanım. İyileşmeyle neyi kastettiğimi izah etmek için de önce kötü hali tanımlamak isterim. O hal ilkokulda başlıyor kız çocukları için, ergenliğin ilk fiziksel yüklemeleriyle birlikte bünyeye giriş yapıyor. O günden bugüne süren, kesintiye uğramayan, değişen, dönüşen ve dönüştüren var olma mücadelesi iyileştiriyor, benim varlığım o mücadele, o mücadele feminizm. Ortaokulda otobüste yaşadığım ilk fiziksel tacizde montumu suçlamıştım. Çocuk montlarından sonra kadınsı bir tarzı olan ilk montumdu, hepimizde vardı ve çok seviyordum. Ama onun yüzünden başıma gelmişti bu olay; bu pis adamlara karşı dikkatli olmalıydım bundan sonra. Aynı yıllarda, her gün önünden geçtiğim bankanın güvenlik görevlisi aynı saatte kapıya çıkıyor ve ben önünden geçerken garip sesler çıkarıyordu, köşeyi dönene…

  • bu harika bir soru

    Neler insan içindir?

    2021 ajandamı çekmeceye kaldırmadan önce şöyle bir karıştırdım ve ilk sayfasındaki yeni yıl beklentilerimi okudum. Meğer dileğim gerçekleşmiş ama ben bunu dilediğimi bile unutmuştum gerçekleşme anlarında. Meyhanelerimize dönebilmeyi dilemişim. Durup düşünmem gerekti o yılbaşına dair, anlamadım önce bu ne minnoşluk.  O tarihte -tam bir sene önce bugünlerde- panik atak teşhisim ve ilaçlarımla birlikte devam eden bir terapi sürecim vardı. Ne hayallerle kurulduğumuz Sarıyer’den ben bir tık normalleşebileyim, annemi babamı görebileyim diye yeni taşınmıştık. Evden çalışmakta, hiç dışarı çıkmamakta, sosyalleşmemekte, kolonyayla duş almakta, hijyen takıntısında ve sağlık anksiyetesinde 1 yıla yaklaşmıştım. Anneanneme alzheimer teşhisi yeni konmuştu. Şurama kadar dolduğum günlerdi. Yılbaşı gecesi evde rakı masası kurarken yeni yıldan meyhaneye gidebilmeyi ve…

  • bu harika bir soru

    Onu bilmez misin?

    Derdim ne kadar çok olursa o kadar sık yazarım diye düşünmüştüm blogu ilk açtığımda. Son birkaç ayda dertlerim üstel arttı ama yazmayı geçtim konuşmayı bile beceremediğim günlerim oldu. Geç olsun güç olmasın, çok ciddi bir sekmeyi kapatmaya niyet ederek oturdum bu yazının başına. Yıllardır açık olan, yakın zamana dek açık kaldığını bile unuttuğum ama acı bir şekilde varlığı hatırlatılan bir sekme. Hakkını vererek kapatabilirsem benden huzurlusu olmaz.  Meselem aile ve her aileye en az bir adet olacak şekilde dağılmayı başarmış olan zorbalar. Zorbalıkla kastettiğim de ailenin içinden birinin ailenin içindeki diğerlerine uyguladığı sistematik psikolojik şiddet ve saldırganlık. Bu zorbaları niçin “yol yakınken” dışlamadığımızı irdelemek istiyorum çünkü elimden gelen sadece budur.…

  • bu harika bir soru

    Daha fazla kalamaz mısın orada?

    Trieste’de İtalyanca’nın bir lehçesi konuşuluyormuş. Zaten Slovenya ve Avusturya etkisiyle diğer İtalyan şehirlerine de benzemiyormuş. Yanlışlıkla burada İtalyanca öğreneni anlamazmış güneydekiler. Konu bunun gibi kültüre dayalı rassal bir bilgiye gelince, grup içinden biri merak ederek herkese tek tek soruyor; sizin ülkenizde başka diller, lehçeler konuşuluyor mu? Sıra bana gelince kültürel çeşitlilik güzellemesi yapamadım, Kürtçeyi anlattım. Hala anadilde eğitim hakkı bulamayanlardan girip, Erdi’nin anneannesinden çıktım. (Kayınvalidemden dinliyorum annesini sıklıkla, bir kurgu romandan farksız anlattıkları, zaman alıyor sindirmesi, belki birgün onu da yazarım.) “İstanbul Sözleşmesi” rozetimi çantamdan hiç çıkarmadım. Merak edip, “İstanbul” kelimesinin büyüsüne kapılıp, gelip sorsunlar istedim. Sordular. Her seferinde anlattım, Türkiye’den sayılar verdim, anıt sayacı gösterdim. En çok “Erdoğan diktatör…

  • bu harika bir soru

    Ben neden çamaşır makinesi ile sınanıyorum?

    Bilenler bilir ve bugün bile dalga geçer; ben çok uzun yıllar kendi çamaşır makinemin olacağı günleri hayal ettim. Bu tutkulu hayalin tek sebebi annemdi. İki bilemediniz üç sene önce bu konuda içimi dökecek olsaydım, annem yüzünden derdim. Sakinleşen öfkemin sebebi de bugün kendi makinem olması veya annemin acayip değişmesi falan değil. Bilakis, değişmeyen tek şey benim annemdir. Benim meseleye bakışım değişti diyelim. Feminizm insanın geçmiş ergenlik sancılarına da iyi gelir diyelim. Yazı boyunca annemin “ne çok seviyorsun eski defterleri açmayı” sözü çın çın yapmasın diye burada defteri kapatıp günümüze geliyorum. Artık nasıl bir anlam yüklemişsem ilk makinemle aşk yaşıyorum tabii ki. Evdeki her şeyi birinci çoğul ekiyle kullanmama rağmen, çamaşır…

  • bu harika bir soru

    Normalleştim mi?

    Bugün kısa bir araştırma ziyareti için geldiğim Trieste’de üçüncü günüm. On günlük karantinamın da üçüncü günü demek bu. Çok uzun zaman sonra saat kurmadığım bir cumartesiye uyandım. İş yükü fazla bir dönemin son günüydü dün bir anlamda. Yalnızlık, sessizlik ve ajandaya yazılı işlerin azlığı sayesinde biraz biraz kendimi dinleyebiliyorum bugün. Sanki buraya gelene kadarki kısacık bir ayda başka bir insanın içine girmişim veya pandemi öncesi kendime geri dönmüşüm gibi hissediyorum şimdi. Neler yaptım ben ya, valla aferin kız bana. Nur’un üniversite sınavına hazırlanmak için bize yerleşmesiyle başladı bu dönüşüm. Yine online bir konferansta avatarımla boy gösteriyordum. Ne giyeceğimi dert etmiyordum ama konuşma yapmanın doğal gerginliği vardı üstümde. Kazasız belasız atlatınca…